Meme kanseri sıklığındaki artışa karşın, tedaviye yönelik yeni gelişmelerle hayat müddeti ve kalitesinde artış görüldüğünü söyleyen Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Bala Başak Öven, bahisle ilgili araştırmaların göğüs kanseri ve tedavisindeki son bilgileri değerlendirdi…
Günümüzde bayanlarda en sık rastlanan kanser çeşidi olan göğüs kanseriyle ilgili bilhassa son yıllarda gerçekleştirilen çalışma ve gelişmelerin de hastalığın kronik bir seyre geçmesini sağladığını anlatan Tıbbı Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Bala Başak Öven, yeni gelişmelerle birlikte göğüs kanserinin gelecek projeksiyonunu kıymetlendirdi. Son devirde birçok bilimsel araştırmanın da göğüs kanseriyle yapılan gayrette değerli mevzilerin kazanılmasında yardımcı olduğunu da tabir etti.
MEME KANSERİNDE GEÇ NÜKSLERE DİKKAT!
Prof. Dr. Bala Başak Öven, geriye dönük çalışmalardan elde edilen datalar doğrultusunda, 20 bin göğüs kanserli hastada 15 yıl sonra hastalığın tekrar etme mümkünlüğünün 9 civarında iken bu oranın 25 yıllık takip mühletince 15 olarak gösterildiğini söyledi. Hastalığın tekrar etme riski açısından tümör boyutu ve lenf nodu metastazlarının değerli parametreler olduğuna işaret eden Yeditepe Üniversitesi Koşuyolu Hastanesi Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Bala Başak, “Tanı anında fazla sayıda koltuk altı lenf nodu metastazı olan, tümör boyutu büyük olan ileri evre hastalarda, tekrar etme mümkünlüğünün daha fazla iken, bilhassa hormon reseptörleri olumlu olan hastalarda geç nüks oranının daha fazla olduğu görülüyor” diye konuştu. Bu noktada hastaların sistemli takiplerinin kıymetine işaret eden Prof. Dr. Bala Başak Öven, “Hastaların 5 yıllık takip müddetlerini doldurmuş olmalarına karşın tıbbi onkolojide yıllık denetimlerini ihmal etmemelerini ve böylelikle hastaların hastalıklara erken müdahale etme bahtını kaçırmamaları da çok büyük değer taşımaktadır” dedi.
KARDİYOMETABOLİK RİSKLER AÇISINDAN SİSTEMLİ DENETİM ÖNEMLİ
Meme kanserinin tedavisinin kişinin kardiyovasküler risk faktörlerini de etkilediğinin yeni bir çalışmayla ortaya konduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Bala Başak Öven, bu mevzuda hastaların dikkat etmesi gereken noktaları anlattı:
“Yapılan bir çalışma, 15 bin yeni teşhis göğüs kanseri ve 75 bin sağlıklı denetim karşılaştırılmış ve göğüs kanseri olanlarda ikinci yılın sonunda hipertansiyon (11 vs 9) ve diyabet (2.1 vs 1.7) daha fazla görülmüş. Onuncu yıl takipte ise diyabet varlığı göğüs kanserli hastalarda hala daha yüksek düzeyde olduğu gösterilmiş. (9.3 vs 8.8). Göğüs kanserli hastalar daha nizamlı takip olduklarından kronik hastalıkların tespiti daha fazla olabilir. Bununla bir arada kullanılan tedavi prosedürleri, hormonoterapiler de menopoza sebep olarak metabolizmayı olumsuz etkileyebilir.” Bu sonucun da gösterdiği üzere, sağlıklı beslenme ve obeziteyle gayret ederek göğüs kanseri tekrarlama riskini azaltmanın mümkün olduğuna işaret eden Prof. Dr. Öven, tıpkı vakitte kardiyovasküler hastalıklara karşı korunmada da ehemmiyetinin arttığını söyledi.
AMELİYATLI KOLDAN DA KAN ALINABİLİR, TANSİYON ÖLÇÜLEBİLİR!
Meme kanseri cerrahisi sonrasında ameliyatlı kolun, damar yolu açtırma, enjeksiyon üzere invaziv teknikler için kullanımı konusunda hem hastalarda, hem de tabipler ortasında korkuların bulunduğunu söyleyen Prof. Dr. Öven, bu bahiste Amerikan Cerrahlar Topluluğu tarafından yeni bir teklif olduğunu söyledi. Koltuk altı lenf damarlarının göğüs kanseri cerrahisi sonrası alınması nedeniyle o taraf kolda görülen lenfödemin hastaların hayat kalitelerini etkileyen kıymetli bir sorun olduğunu belirten Prof. Dr. Öven, yeni açıklamayla ilgili şu yorumda bulundu:
“Hastalara intravenöz süreç, tansiyon ölçtürme, kan alma üzere süreçlerden kaçınılması ameliyat sonrası ömür uzunluğu yaygın olarak önerilmektedir. Amerikan Göğüs Cerrahları Topluluğu, koltuk altı ameliyatı yapılmış olan ancak lenfödemi mevcut olmayan hastalarda bu türlü bir tedbirin gerekli olmayabileceğini belirtti. Bu noktada bilhassa hastaları hasta bazında değerlendirip, risk faktörlerini belirledikten sonra yapılacak yanlışsız bilgilendirmeler hastaların hayat kalitesini yükseltecektir.”
MEME KANSERİ SONRASI GEBELİK TEKRAR RİSKİNİ AZALTIYOR
Meme kanseri tedavisi gören bayanların hamile kalmalarının kanserin tekrarlaması üzerindeki tesirinin tartışmalı olduğunu söyleyen Yeditepe Üniversitesi Koşuyolu Hastanesi Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Bala Başak Öven, yapılan bir çalışmaya nazaran 112.000 göğüs kanserli hastayı içeren tahlil sonucunda, hamile kalanların sağ kalımının hamile kalmayanlara oranda daha güzel olduğunun gösterdiğini söyledi. “Hastalarımıza göğüs kanseri tedavisi aldıktan sonra hamile kalmalarının hastalığı olumsuz etkilemeyeceğini söz edebiliriz” diyen Prof. Dr. Öven, kelamlarını şöyle tamamladı: “Ancak bilhassa tekrar riskinin biraz daha yüksek olduğu teşhis anından itibaren 2 yıllık dönemin beklenmesini tavsiye edebiliriz. Kesin delil olmasa da bilhassa hormonal tedaviye en az 3 ay orta verdikten sonra hamile kalınması ilaçların bebek üzerinde teratojenik tesirlerinden korunmak için de kıymetli olur.”
Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı
