Oğuzhan Uğur’un ‘Filistinliler toprak sattı’ yalanına İsmail Halis’in yanıt yazısı olay oldu

Sosyal medyada, birçok farklı gündemde yaptığı paylaşımlarla vatandaşları manipüle eden fenomen Oğuzhan Uğur, bu defa işgalci İsrail ile Filistin ortasında yaşanan çatışmalar sonrasında benzeri bir provokasyona girişti.

Oğuzhan Uğur’un ‘Filistinliler toprak sattı’ palavrasına, tvnet sunucusu İsmail Halis’ten okkalı bir cevap geldi.

İsrailli, Yahudi tarihçilerden ve müelliflerden örnekler vererek kelamlarını sürdüren Halis, “Sen ve senin üzere, bu eziklikle malûl sosyolojinin tedavisi imkansız, bunu kabul etmek gerektiğini 29 Mayıs 2023 sabahı bir sefer daha, binbirinci kere gösterdi.” diye yazdı.

“Mesela objeler, taşlar, emojiler üzere şeyler, irtibata – gelişime – diyaloğa kapalıdırlar doğal olarak. Tekrar de taşa, aylar, yıllarca dokunursanız, su bile olsanız, o taşta bir değişikliği sağlayabilirsiniz. İnsan isimli varlık, doğal olarak, gelişime – bağlantıya – anlamaya – dinlemeye – öğrenmeye açık olması gerektir.

Ülkemizdeki hatırı sayılır bir sosyoloji ise bu tabiat – insanlık istikrarının dışında kalmaktadır. Oğuzhan Uğur isimli bu kişi de o kütlenin toplumsal medyadaki kıymetli pop ikonlarındandır. Kelamını ettiğimiz mutlak kapalılık, kalıtımsal olarak o denli icat edilmiş, üretilmiş, salınımı bu mutlak kapalılık geni ile kamusallaştırılmıştır.

Öğrenmeye – anlamaya – gelişime o derece kapalıdır ki, twitindeki birinci cümleyi daha bebekken babasından – etrafından – okulundan öğrenmiş, sonra etrafından – mecmuasından – medyasından duymuş – yetişkin 1 humanoid olduktan sonra da hem birinci cümlesine dair hem de o en yıvış ezberlerine dair tek 1 gerçek okuma yapmamıştır.

O yaygın – baygın yâvelerin en bilineni toprak satışı mesela. Yüzde 00.08’dir. O da cebren ve hile yapılan satıştır. Bununla ilgili tek 1 okuma yapmamıştır, yapmayı akletmemiştir bile. Onu akledebilecek zihni, çok daha erken yaşta, altı ok teolojisi ile mühürlenmiş, dünyaya kapatılmıştır zira.

Şerif Hüseyin gibileri yok mudur. Elbette vardır. Şerif Hüseyin’in ataları ile 1744’den bugüne hem büyük hem ince mücadele-miz devam etmektedir. Ancak dedim ya, daha elifi, merteği bilemeyecek kadar kuşaklararası robotik cehaletin çıktısı olan bir bünyeden bunu elbette beklemiyoruz. Daha gözünün önünün önünü, zihninin önünü göremeyen bir altı lob, bu ‘çerçeveyi’ nasıl akledebilir değil mi ?

Şöyle yapalım mı ?

Şimdi sana, dilediğin yerde kullanabileceğin, hiçbir yerde bulamayacağın, paranla bile satın alamayacağın temel birtakım bilgiler verebileceğim !

Hatta bu bilgileri, senin kafandaki “bana” karşı bile kullanabilirsin.

Bugünkü Filistin bayrağı İngilizler tarafından çizilmiş, renklendirilmiştir.

Tarihi de 1915’e kadar gitmektedir.

Paris’te kurulan yapı, yalnızca Jön Türkler değildir, birebir vakitte Fetât (Genç Araplar) hareketi de Paris’te kurulmuştur 1915’te. Merkezi sonra Beyrut’a, oradan Şam’a taşınmıştır. Tek gündemleri, kutsalları, Osmanlı ile, o BÜYÜK HİLÂL savaşmaktır. Şerif Hüseyin ile temastadırlar. İngilizlerle masadadırlar. O masada, (İngiliz) devletçikler kurulur. Bayraklarının renkleri beyaz, kırmızı, yeşil, siyahtır. Ürdün, BAE, Kuveyt, Sudan, Irak, Suriye, Libya ve Filistin bayrakları bugün tam olarak hala tıpkı renklerdedir.

Bu, öykünün başlangıcı değil, ortasıdır, bugün hala akmaya devam eden o kıssayı, keşke en azından İsrailli, Yahudi tarihçilerden – müelliflerden okumayı denesen ? Memleketler arası bilimsel – akademik saygınlığı olan şu isimleri hiç duydun mu mesela hayatında? Nerdeyse hepsinin kitapları Türkçe’ye de çevrildi.

Ilan Pappe, Avi Shlaim, Norman Finkelstein, Yakov Rabkin, Benny Morris, Simcha Flapan… Yukardaki twitinde, daha birinci cümlenle nasıl bir cehalet bataklığına gömüldüğünü, bu isimler, sana yalnızca teknik bilgiyle, harita ile, sayıyla, şahsen Yahudi kaynak ve metinleri ile anlatsınlar – öğretsinler müsade edersen. Ancak bunun için, evvel beynindeki hücrelere hürmet duyman gerek, harekete geçebilmelerine lütfen müsaade ver !

İzin ver ki, twitinde yazdığın, “kaçırılan bayanlar, kurşuna dizilen yaşlı beşerler, doğranan gençler” için “acıyan için”, 1910’dan bugüne yaşanan acıların yüzyılından yalnızca bir kaçını sana öğretmeyi denesinler. O denemeden ikisini paylaşıyorum, biri büyük bir referans çalışmadır, Türkçe, İngilizce, Bonakça ve Arapça olarak okuyabilirsin, oburunu, haritayı, görmek ister isen, bakman kâfi.

Evet, twitin 6 milyona yakın görüntülenmiş. Üzücü bir gerçeklik. Kabul edelim, “yaralı bilinç” için en çok bu coğrafyadan randıman almış tarihi – eğitimi – kitleyi kurgulayanlar, 150 yıl kadar evvel. Sen ve senin üzere, bu eziklikle malûl sosyolojinin tedavisi imkansız, bunu kabul etmek gerektiğini 29 Mayıs 2023 sabahı bir defa daha, binbirinci sefer gösterdi. Bu yazdığım, içerisinde, teknik – kamusal – literal – tarafsız, onlarca salt bilginin de olduğu metnimi, kaç kişi okuyacaktır elbette bilemiyorum, gönül ister ki, seninki üzere en az 6 milyon kişi okusun, lakin bizim mesuliyetimiz, gereğini, gerekli biçimde, mucibince yapmak, yapmak ve yapmaktır, ötesi takdirdir, nasiptir.

Son olarak, madem her yerde, onun ismi geçiyor, İzzettin Kassam (Tugayları) portresini en azından keşke okusan. Osmanlı için – yani Türkiye için, Suriye Lazkiye doğumlu olan bu Arap, Trablus – Beyrut – Gazze köylerinde aylarca dolaşarak asker, para toplamaya kendini adamıştır. Balkan Savaşı’na dayanak olmak için yola çıkmıştır. Osmanlı askeri için marş yazmıştır. Kacı ve kacı vardır ancak sen, Şerif Hüseyin’in çalıştığı yeri hoşnut edecek ne varsa, neresi varsa, yalnızca orası için var üzeresin hayatındaki her şeyinle …

Allah var, twitindeki gerçek iki cümleden biri şudur.

“Dünya kaynarken elimizde tutmamız gereken tek bayrak, Türk Bayrağıdır.”

Doğrudur, amentümüz odur,

o bayrak, o BÜYÜK HİLÂL sancağıdır.

Sana karşın, senin habitatının, ömrünüz uzunluğu cedel – huruç içinde olduğunuz

o BÜYÜK HİLÂL HARİTASININ MANASI için

her yerde dalgalanmaya, dalgalandırmaya devam edeceğiz…”