Cilt mikrobiyotası sıhhatinin şifresi aromatik ve bitkisel yağlarda!
Cilt sıhhatinde başrolde aromatik ve bitkisel yağlar var!
Leyla Çakır: “Sağlıklı bir cilt mikrobiyotası için aromatik ve bitkisel yağları rutininize ekleyin”
Bilimsel araştırmalar sindirim sisteminin işvereni mikrobiyom ile sağlıklı ve parlak bir cilt ortasında direkt bir bağlantı olduğunu gösteriyor. Doğal ve aromatik yağların cilt mikrobiyotasının sıhhatini şekillendirdiğini belirten Aromaterapi Uzmanı Leyla Çakır, “Zeytinyağı, hindistancevizi yağı üzere sabit yağlar cildin doğal besin kaynağı. Papatya, gül, ıtır, yasemin, portakal yağı üzere aromatik yağlar da cilt mikrobiyotasını desteklerken his dünyamızı da olumlu istikamette etkiler” dedi.
Bilimsel araştırmalar, sağlıklı beslenmenin pürüzsüz ve parlak bir cildin anahtarı olduğuna işaret ediyor. Sağlıklı beslenme ile pürüzsüz ve parlak bir cilt ortasındaki direkt bağlantının bilim insanlarının beyin, cilt ve bağırsak eksenine odaklanmalarını beraberinde getirdiğini belirten Aromaterapi Uzmanı Leyla Çakır, “İşte tam da bu noktada bedenimizi paylaştığımız bakteri, mantar üzere mikroorganizmaların oluşturduğu mikrobiyota devreye giriyor. Mikrobiyota sıhhati denince birinci akla gelen bağırsaklarımız olsa da cildimizin de bir mikrobiyotası var. Bağırsak mikrobiyotamız nasıl doğal, işlenmemiş bitki kaynaklı besinlerle sıhhat kazanıyorsa, cilt mikrobiyotamız da doğal ve aromatik yağlar üzere kimyasal süreç görmemiş kozmetik eserlerle sağlıklı bir yapıya kavuşabilir” dedi.
Bitkisel yağlar cildin faydalı besin kaynağı
Bitkisel ve aromatik yağların, bağırsaktaki bakteriler için faydalı besin kaynağı olarak tanımlanan prebiyotiklere misal biçimde cilt mikrobiyotasının sıhhatini şekillendirdiğini söyleyen Leyla Çakır, “Mikrobiyotaya dair araştırmalar, bağırsak ve deri mikrobiyotası ile güçlü bağışıklık sistemi ortasında direkt bir temas olduğunu ortaya koyuyor. Gerilim ve sistemsiz beslenme üzere faktörlerin yanı sıra, yanlış cilt bakım eserlerine bağlı olarak da istikrarı bozulan cilt mikrobiyotamızı sabit ve aromatik yağlar ve bu yağlardan üretilen kozmetik eserlerle sıhhat kazandırırken beden sıhhatimizi da destekleyebiliriz. Lakin bu eserlerin yararlı bileşenlerinin kaybolmaması ve güzelleştirici gücünü muhafazası için mümkün olan en az halde mekanik ve kimyasal sürece tabi tutulması gerekiyor” dedi.
Duygu dünyamızı da olumlu etkiliyor
Kalitesiz kimyasal hammaddeleri, bilhassa temizleyici eserlerde bulunan SLS üzere ziyanlı kimyasalları içeren kozmetiklerin cilt bariyerine ve mikrobiyotasına ziyan verme potansiyeline sahip olduğuna dikkat çeken Aromaterapi Uzmanı Leyla Çakır, “Bu cins eserler iritasyon dediğimiz pul pul dökülme ve cilt kuruluğu yaratır. Bitkisel yağlar, cilt dokusu üzerinde olumlu tesirleri olduğu bilinen özgür radikal süpürücüler, gamma linoleik asid, laurik asit ve vitaminler üzere yararlı bileşenlerle donatılmıştır. Papatya, gül, ıtır, yasemin, portakal yağı üzere aromatik yağlar, uygun usullerle cilt üzerine uygulandığında cilt mikrobiyotamızı etkilediği üzere faal koku bileşenleri sayesinde his dünyamızı da olumlu istikamette etkilerler” değerlendirmesinde bulundu.
Zeytinyağı cilt mikrobiyotası için doğal besin kaynağı
Aromaterapide kullanılan zeytinyağı, hindistancevizi yağı üzere sabit yağların cilt ve bağırsak mikrobiyotası için doğal bir besin kaynağı olduğuna dikkat çeken Leyla Çakır, “Bu yağlar, cildi yumuşatır, tahrişleri onarır, kuruluğu giderir. Aromatik yağlar antiseptik, antibakteriyel üzere özelliklere sahip faal moleküller içerir. Sağlıklı bir cilt bariyeri ve mikrobiyotası için aromatik ve bitkisel yağlar içeren kozmetik eserler ya da âlâ formüle edilmiş, Ecocert üzere milletlerarası kuruluşlar tarafından sertifikalandırılmış tabiatla dost içeriklere sahip eserleri günlük rutinlerimize dahil etmeliyiz” diye belirtti.
Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı
