Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, “Vesayetçilerin, 27 Mayıs 1960 darbesiyle Türkiye’nin ayağına vurduğu, 12 Eylül rejiminin perçinlediği prangaların sökülüp atılma vakti artık gelmiştir” dedi.
Danıştay Konferans Salonu’nda düzenlenen Danıştay Eğitim Tesisi Açılış Merasimi ve IASAJ Seminer Kapanış Toplantısı’nda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, içinde bulunulan ekim ayının Türkiye’nin tarihinde çok değerli bir yere sahip olduğunu belirtti.
29 Ekim’de bu topraklarda kurulan son devlet olan Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. yıl dönümüne ulaşılacağını vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti: “Cumhuriyetimizin 100. yaşını bir anma etkinliğinden öte yeni ıslahat hamlelerimizle hak ettiği biçimde kutlamak istiyoruz. Son bir asrın kapsamlı muhasebesini yaparken tıpkı vakitte milletimizin demokratik kazanımlarını daha da güçlendirmeye çalışıyoruz. Emelimiz Cumhuriyetimizin ikinci asrına daha emin adımlarla birlik ve beraberliğimizi daha da kuvvetlendirmiş bir biçimde girmektir.”
Erdoğan, “Vatandaşlarımızın özgürlük alanlarını genişletme mefkuremizin zirvesinde ülkemizi darbe anayasasından kurtarmak vardır. Vesayetçilerin, 27 Mayıs 1960 darbesiyle Türkiye’nin ayağına vurduğu, 12 Eylül rejiminin perçinlediği prangaların sökülüp atılma vakti artık gelmiştir. Sivil anayasa talebi, iradesine gerektiğinde canı kıymetine sahip çıkan aziz milletimize anasının ak sütü üzere helaldir. Bu talebe siyaset kurumu başta olmak üzere sorumluluk makamında olan hiç kimsenin kulak tıkama lüksü yoktur” diye konuştu.
TBMM’nin 28’inci Devir 2’nci Yasama Yılı’na başladığını anımsatan Erdoğan, Meclis’te, yeni anayasaya dair yapan halleri ve beklentilerini ortaya koyduklarını belirtti. Erdoğan, şöyle devam etti: “85 milyonun tamamının kırmızı çizgileri haricinde her mevzuyu görüşmeye, tartışmaya ve müzakereye açık olduğumuzu söz ettik. Yeni periyotta milletimize verilecek asıl müjdenin, Türkiye’yi sivil, kuşatıcı, özgürlükçü bir anayasayla buluşturmak olacağı anlaşılıyor. Hukuk topluluğumuzun da birikimleri, müktesebatları ve pahalı teklifleriyle bu sürecin dışında kalmamalarını bekliyoruz. İnşallah 85 milyon olarak tam bir demokratik olgunluk içinde mümkün olan en geniş, en kapsayıcı toplumsal mutabakatla bu hassas süreci muvaffakiyete erdireceğimize inanıyorum.”
Milletin teveccühüyle 2002’de ülkeyi yönetme sorumluluğunu birinci kere üstlendiklerinde adaleti, 4 önceliklerinden biri olarak ilan ettiklerini anımsatan Erdoğan, şunları söyledi: “Ülkemizin içinde bulunduğu kaideler ne olursa olsun bu önceliklerimizden hiçbir vakit taviz vermedik. Merdiven altı denilebilecek yerlerde adalet dağıtılmaya çalışıldığı o berbat görünümleri büsbütün unutturmak için çok önemli uğraş harcadık. İster isimli ister idari olsun adliyenin kapısını adaletin de kapısı haline getirinceye kadar durmadan, dinlenmeden çalışmayı sürdüreceğiz. Milletimize vaadimiz olan Türkiye Yüzyılı’nı adaletin de yüzyılı yapmakta kararlıyız, azimliyiz. Bunu da yürütmesi, yasaması ve yargısı ile daima birlikte dayanışma içinde hareket ederek gerçekleştireceğiz.”
Türkiye’nin dünyanın en eli kanlı terör örgütleriyle gayret eden bir ülke olduğuna vurgu yapan Erdoğan, “Güvenliğimizi tehdit eden hiçbir problemin yalnızca mahallî dinamiklerden kaynaklanmadığını, deneyimlerimizin ışığında çok güzel biliyoruz. Suriye’nin kuzeyindeki terör yapılarına verilen aleni dayanak bunun en somut örneğidir. Birebir halde ülkemizde darbe cürmü işlemiş, terör hareketlerine bulaşmış firari şahısların, Batı ülkelerinde siyasi sığınmacı maskesi altında korunup kollanması da bunun bir öteki örneğidir. Son günlerde kimi mahkemelerin de maalesef buna alet olduğunu yahut edildiğini görüyoruz. Klasörler dolusu kanıta karşın terör elebaşlarına yönelik hiçbir adım atılmamasını ne kendimize ne milletimize izah edemiyoruz” değerlendirmesinde bulundu.
