İletişim Lideri Altun: “Irkçılık ve ayrımcılığın, söz özgürlüğü ismi altında yasallaştırılması ve olağanlaştırılması, bugün yaşanan en önemli sorunlardan biridir. Bu kapsamda Almanya’nın yeni hükûmetiyle, sivil toplum kuruluşlarıyla, medya temsilcileriyle yakın iş birliğini sürdürmekte kararlıyız.”
Cumhurbaşkanlığı İrtibat Lideri Fahrettin Altun, Hanau saldırısının ikinci yıl dönümü münasebetiyle İrtibat Başkanlığınca düzenlenen “Hanau Kurbanları için Adalet Arayışı: Almanya’da Çok Sağcı Terör Tehdidi” başlıklı panele gönderdiği görüntü bildiride, “Hesabı sorulmayan, sonuna kadar aydınlatılmayan her ırkçı akın, yeni terör aksiyonlarını beraberinde getirmektedir.” sözlerini kullandı.
İletişim Lideri Altun, Almanya’nın Hanau kentinde 19 Şubat 2020’de ırkçı terör saldırısı yaşandığını hatırlatarak, taarruzda hayatını kaybedenleri anmak maksadıyla panel düzenlediklerini söyledi.
Hanau saldırısı başta olmak üzere Almanya’da ve dünyanın çeşitli bölgelerinde yaşanan terör ataklarının kurbanlarını hürmetle anan ve yakınlarına sabırlar dileyen İrtibat Lideri Altun, “Teröre hiçbir vakit boyun eğmeyeceğiz.” tabirini kullandı.
Panelde, Almanya’da çok önemli boyutlara ulaşan çok sağcı terör tehdidinin enine uzunluğuna değerlendirileceğini anlatan Bağlantı Lideri Altun, bu kapsamda hem çok sağın bugünlere nasıl geldiğinin, hem de Alman kamu kurumlarına sızan çok sağcıların nasıl bir tehlike arz ettiğinin ele alınacağını lisana getirdi.
İletişim Lideri Altun, panelle tıpkı vakitte medyanın, toplumun ırkçılığa dair görüşlerini nasıl etkilediğini ve Hanau saldırısı bağlamında adalet arayışını tartışmaya açacaklarını belirtti.
“Teşhis olmadan tedavi olmaz”
Toplantının, Almanya’yı kötülemek yahut Almanya’ya saldırmak gayesiyle düzenlenmediğinin altını çizen Bağlantı Lideri Altun, kelamlarına şöyle sürdürdü:
“Burada tüm Almanların ırkçı olduğu üzere bir argüman da ortaya atılmıyor. Gayemiz, bir sorunu ortadan kaldırmanın ön şartının sorunun varlığını kabul etmek olduğu inancıyla, Alman toplumunun bugün yaşadığı çok önemli bir probleme dikkat çekmektir. Münasebetiyle burada yapan ve tahlil odaklı bir yaklaşım sergilediğimizi bilhassa vurgulamak istiyorum. Tüm sıkıntımız, milyonlarca Türk’ün, onlarca yıldır yaşadığı Almanya’da, kendilerini ‘potansiyel kurban’ değil, ‘eşit birey’ üzere hissetmeleri, kaygıdan azade emniyetli bir ömür sürebilmeleridir. Çünkü dünyanın neresinde olursa olsun, her bir vatandaşımızın sorunu, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin meselesidir. Sorunu ortadan kaldırmak için sorunun varlığının kabul edilmesi kuraldır. Teşhis olmadan tedavi olmaz.”
Bugün Almanya’da siyasetçisiyle, kamu görevlisiyle, gazetecisiyle ırkçılık meselesinin inkâr edildiğinin görüldüğünü anlatan İrtibat Lideri Altun, Alman siyasetçilerin, ırkçı terör aksiyonlarını kınamakla birlikte, göçmenler için son derece öngörülebilir olan bu taarruzlardan sonra daima “şaşkın olduklarını” tabir ettiğini vurguladı.
İletişim Lideri Altun, şöyle devam etti:
“Bu şaşkınlık sözünü, çok sağın güç kazanmasıyla birlikte, ırkçılık trenine binen kimi siyasetçilerin bir savunma sistemi olarak görebiliriz. Tıpkı halde medya, terör aksiyonlarını haberleştirirken, beyaz saldırganları ‘deli’, beyaz olmayanları ise ‘terörist’ olarak tanımlamaktadır. Almanya’ya mahsus olmayan bu eğilim, toplumun ırkçılık günahından arındırılmasına ve tüm kabahatin akıl sıhhati yerinde olmayan bir avuç serseriye atılmasına yaramaktadır. Üstelik medyanın kanlı hareketler dışında yaşanan ırkçı hücumları gündeme getirmemesi dikkat caziptir. Son olarak, kamu kurumlarının çok sağcı terörle gayrette yetersiz kaldığını ve ırkçı akınlar kelam konusu olduğunda adaletin tecelli etmediğini vurgulamak gerekiyor. Sahiden de NSU davası başta olmak üzere ‘Almanya’da ırkçıların kollandığı’ algısını güçlendiren olaylar, Hanau üzere trajedilere yer hazırlamıştır. Hesabı sorulmayan, sonuna kadar aydınlatılmayan her ırkçı hücum, yeni terör aksiyonlarını beraberinde getirmektedir.”
“Irkçılık ve ayrımcılığın tabir özgürlüğü ismi altında legalleştirilmesi ve olağanlaştırılması bugün yaşanan en önemli badirelerden biridir” diyen İrtibat Lideri Altun, bilhassa göçmenlere yönelik siyasi tartışmalarda ve medyada sıklıkla başvurulan nefret telaffuzunun ekseriyetle göz gerisi edildiğini aktardı.
“Cumhurbaşkanımızın şahsında ülkemize yapılan taarruz ve hakaretler örtülü ırkçılığın birer ifadesidir”
Bugün gelinen noktada Almanya’nın, Müslümanların sistematik biçimde kriminalize edildiği ve İslam dininin bir iç güvenlik tehdidi üzere muamele edildiği bir yer olduğuna dikkati çeken İrtibat Lideri Altun, şu değerlendirmede bulundu:
“Türkler başta olmak üzere, azınlıklara yönelik ırkçı hisler, vakit zaman mizah kullanılarak kamusal alanda dışa vurulmaktadır. Açıkça tabir etmek istiyorum ki Almanya başta olmak üzere Avrupa ülkelerinde Sayın Cumhurbaşkanımızın şahsında ülkemize karşı yapılan atak ve hakaretler, bu örtülü ırkçılığın birer tabiridir. Bu atak ve hakaretler, Almanya’da örnek azınlık olarak yaşayan, Alman toplumuna harikulâde katkılarda bulunan Türklere, Türkiye Cumhuriyeti ve önderi üzerinden hesaplaşma uğraşının bir yansıması üzere görünmektedir. Tıpkı formda Türk toplumuna hizmet eden, vatandaşımızın hakkını, hukukunu koruyan kurum ve kuruluşların amaç alınmasını da bundan farklı düşünmek mümkün değildir. Geçmişte milletimizin ibadetine, başörtüsüne, adetlerine müdahale etmek suretiyle zulmedenler, kelam konusu uygulama ve telaffuzları alkışlasa da aslında bunların hepsi, kriminalize etme ve dışlama, ayrımcılık siyasetinin birer modülüdür.”
İletişim Lideri Altun, Türkiye’nin terör örgütleriyle çabasında yalnız bırakılmasını ve bu yapıların Avrupa’da para toplayıp, eleman devşirmesine hâlâ anlayamadıkları halde müsaade edilmesini de birebir ikili standardın bir yansıması olarak gördüklerine işaret etti.
İletişim Lideri Altun, “Avrupa Birliğinin, terör listesinde yer alan PKK’yı aklama eforunun, 15 Temmuz’da sokakları kan gölüne çeviren FETÖ ihanet şebekesinin, terör örgütünün, bir avuç muhalif üzere lanse edilmesinin öbür bir izahı olamaz.” diye konuştu.
“Hiçbir vatandaşımızın mağdur edilmesine müsaade vermeyeceğiz”
Ne ırkçılığın normalleştirilmesine ne Türk toplumunun köklerinden kopartılmasına ne de Almanya’da yaşayan Türk vatandaşlarının Türkiye ile bağları mazeret edilerek ırkçılığın legalleştirilmesine asla müsaade etmeyeceklerini vurgulayan Bağlantı Lideri Altun, şunları kaydetti:
“Irkçılık ve çok sağın oluşturduğu tehlikeyle samimi olarak çaba eden tüm şahıs ve kurumların en büyük destekçisi olmayı sürdüreceğiz. Bu kapsamda Almanya’nın yeni hükûmetiyle, sivil toplum kuruluşlarıyla, medya temsilcileriyle yakın iş birliğini sürdürmeye kararlıyız. Hiçbir vatandaşımızın mağdur edilmesine, zulüm görmesine, tehdit edilmesine müsaade vermeyeceğiz. Bedeli ne olursa olsun, dünyanın neresinde olursa olsun, vatandaşlarımızın yaşadığı her yerde varlık göstereceğiz, onların vatanlarıyla güçlü bağlara sahip olma, ana lisanlarını konuşma, çocuklarını Türk örf ve adetlerine nazaran yetiştirme, serbestçe ibadet etme haklarını kimseye çiğnetmeyeceğiz. Irkçılığın, söz özgürlüğü üzere kavramların gerisine saklanmasına, normalleştirilmesine, yaygınlaştırılmasına müsaade vermeyeceğiz.”
İletişim Lideri Altun, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın güçlü liderliğinde, bir yandan bölgesel ve milletlerarası alanda istikrarlaştırıcı bir güç olarak faaliyet gösteren Türkiye’yi dünyada hak ettiği pozisyona getirmeye çaba edeceklerini, başka yandan da adalet başta olmak üzere tüm bedellere bağlı kalacaklarını, bunları yaparken “Kim, ne der?” diye düşünmeyerek sırf millete hizmet etmeyi şiar edineceklerini belirtti.
Almanya’daki çok sağcı terör tehdidiyle samimi ve kararlı bir gayret veren siyasetçilere, kamu görevlilerine, kanaat başkanlarına, sanatkarlara ve basın mensuplarına teşekkür eden Bağlantı Lideri Altun, Türkiye Cumhuriyeti’nin, ırkçılık meselesini ortadan kaldırmak isteyen kelam konusu kesitlerin en büyük destekçisi ve doğal ortağı olduğunu kelamlarına ekledi.
Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı
